274) GÖRMEMİŞEM, DUYMAMIŞAM!…

Yayin Tarihi 7 Ekim, 2008 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

 

Görmemişem,  Duymamışam!..

 

image0022.jpg

 

CIA değil miydi ki, 11 Eylül’de ikiz kulelere, Pentagon’a intihar saldırıları düzenleyen El Kaide‘yi fark edemeyen!..Usame bin Ladin’i 10 yıldır bulamayan!.. Dağlıca’yı, Aktütün’ü gör(e)meyen!.. İşte bu ABD’den medet umuluyor! Amerika sınırı gözetliyormuş, uydudan her şeyi görüyormuş ve Türkiye’yi uyarıyormuş!.. PKK‘nin cirit attığı Kuzey Irak‘ta Kürt devleti kurmak isteyen ABD, sınırdaki teröristleri ihbar eder mi?..

Buyrunuz bakınız; ABD istihbaratından umut beslemenin ne kadar boş olduğunu görünüz: Son 45 gün içinde terörist gruplar Kandil’in iki yakasında, ABD askerlerinin ve Kuzey Irak yönetiminin gözleri önünde geniş katılımlı toplantılar yaptılar! İlkini PKK düzenledi. Örgüt“10. kongre” adı altında tüm kadrolarını mağaralarda pervasızca bir araya getirdi! Toplantıyı sık sık “öldü” haberleriyle gündeme gelen Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan gibi üst düzey militanlar yönetti. Üstelik toplantı 21- 30 Ağustos tarihleri arasında, teröristlerin iddiasına göre “hava saldırılarının arttığı bir sürece denk geldi!..” Kandil’de 300′den fazla militan 10 gün boyunca önümüzdeki süreçte nasıl bir eylem stratejisi uygulayacaklarını tartıştılar! Sonuç bildirgesi yayımlayıp, halay çektiler! PKK kurucularından Ali Haydar Kaytan, “Kongrenin biricik görevi Apo’nun özgürleştirilmesidir” dedi. Sonra da,“Kongre bütün eylemlerini bu hedefe kilitledi. Artık eylem anıdır” diye tehditler savurdu!

 

ABD yalnızca bu toplantıyı değil, Kandil’in diğer yakasında PKK’nin İran‘daki kolu PJAK’ın (Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi) 7. kongresini de fark etmedi!.. Üstelik toplantının 15-22 Eylül tarihleri arasında, “Medya Savunma Alanları”nda (Kandil Dağı) yapıldığı da açık açık duyurulmasına karşın!.. Toplantıya “Türkiye, Irak, İran, Suriye ve Avrupa’nın bazı ülkelerinden 120 delege” katıldı!.. İşte Aktütün’deki 15 asker bu toplantıdan 10 gün sonra, PKK-PJAK işbirliğiyle şehit edildi!..

Sahi; Bush, Talabani ve Barzani bu “kongre”lere gönül bağı uğruna çelenk göndermiş midir acaba?.. “Görmemişem, duymamışam, bilmiyem!..”

Siyasi Sorumlu!..
Fatih Altaylı salt takıyyeci siyasilere ve din-iman söylemiyle Müslümanları soyanlara değil, terörle mücadelede sorumluluktan kaçınanlara da lafını esirgemiyor. habertürk.com’daki dünkü yazısında, hem yukarıdaki saptamaları doğruluyor hem de terörle mücadeledeki asıl sorumluya dikkat çekiyordu:“Demek ki, “el istihbaratı ile terörle mücadele olmuyormuş.” Bu işin siyasi sorumluluğu unutulacak. ABD, söylediğinin aksine Türkiye’nin terörle mücadelesine gerekli desteği vermiyor. Ancak Türkiye buna tepki gösteremiyor. Çünkü AKP, uluslararası meşruiyetinin ehliyetini ABD’den alıyor. Bu desteği kaybetmemek için de ABD ile karşı karşıya gelemiyor. Terörle siyasi mücadele yürütülemiyor. Bunun yanı sıra AKP, yerel seçim öncesi bölgedeki oy potansiyelini kaybetmemek içinBarzani‘ye de tavır alamıyor.”

Altaylı, özetle şöyle demek istiyordu: İşbirlikçiler, sahte müttefikler ve siyasal kaygılarını asker canından üstün tutanlar yüzünden Mehmetçik terör belasıyla baş başa bırakılmıştır!.. Yazıklar olsun!..

Ebed Müddet!..
Peki fatura niçin AKP‘ye kesilmeli?.. Dünkü Yeniçağ’da Sabahattin Önkibar AKP iktidar olmadan bir ay önce, 2002′nin Ekim ayında PKK terörünün sıfır noktasında olduğuna, 2008 Ekimi’nde ise örgütün eski gücüne ulaştığına dikkat çekmişti. Peki, “AKP hükümeti ne yapabilirdi de yapmadı?..” Önkibar şu yanıtları vermişti:“AKP iktidarı Orgeneral Başbuğ’un Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atandığı günden beri ısrarla talep ettiği teröristin dağa çıkışını önleyebilirdi. İstihdam alanları yaratabilir, kültürel ve psikolojik çalışmalar yapabilirdi. 2002′den sonra bozulan devletin caydırıcılığını yeniden tesis edebilirdi. Tersine; Avrupa Birliği istiyor diye devleti zaafa düşürecek yasal düzenleme adımlarını attı ve teröriste cesaret verdi. Kuzey Irak yönetiminin üstünde baskı kurabilir ve örgütü kıskaca alabilirdi. ABD’nin bölgesel projelerine tereddütsüz boyun eğildi.”

Önkibar, herkesin üzerinde ısrarla durması gereken şu soruyu da sormuştu: “Tayyip Bey’in önceliği AKP’nin ebed müddeti midir, yoksa Türkiye’nin ebed müddeti mi?” İlahi Sayın Önkibar!.. Belli değil mi?..

Kuyruk Acısı!..
Altaylı da Önkibar da çok haklı… Malum kesim, Aktütün olayında faturayı TSK‘ye kesmek için iki gündür nefret saçıyor! Bunların başını da asker düşmanı Vakit çekiyor. Bu gazete, pazar günü “Sorumlular istifa etsin”sürmanşetinin yanına Orgeneral İlker Başbuğ’un fotoğrafını koymuştu. Yazılarını küfürle süsleyen Hasan Karakaya ise,“Askerin gö-revi, sınır bekçiliğidir. Askerin görevi; dağ başlarında Kuran kursu aramak, toplumun kılık-kıyafeti ile uğraşmak, Meclis’i boykot etmek değildir”diyerek fırsatı kaçırmamıştı! Yani ne kadar kuyruk acısı varsa ortaya dökülmüştü. Üstelik aynı gazete dünkü sayısında TSK düşmanlığını şehit kanı üzerinden din ticaretine dönüştürmüştü! Şehit yakınlarının fotoğraflarının altına, “Bu analar fino köpekli değil, başörtülü” başlığı, bu düşünceyle atılmıştı! Taraf adlı gazete de işte bu yayınlardan feyzalmıştı. Dünkü Taraf’ta, “Aktütün’ün ölü çocukları soruyor” manşetinin altında, “Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanı generaller Meclis’i protesto yerine Aktütün’le uğraşsalardı” denilmişti.AKP’nin terörle mücadeledeki duyarsızlığı, ilgisizliği ve başarısızlığı karşısında dillerini yutanlar orduya kin kusmaya devam ediyor!..

“Avrupa ülkeleri PKK’yi korumayı sürdürmektedir. PKK hâlâ Amerika’nın egemen olduğu topraklarda varlığını sürdürüyor. Cinayetleri orada planlıyor, Türkiye’nin topraklarında eylem yapıp yeniden Kuzey Irak‘a kaçıyor. Bundan hem Amerika hem de Irak yönetimi sorumludur. Kuzey’deki Kürt yönetimini saymıyorum, çünkü onlar Türkiye’den değil, PKK’den yanadırlar.”
Tufan Türenç, Hürriyet

“Altınova’da neredeyse bir Türk-Kürt çatışması yaşanacaktı. Bir mahkeme, “Her PKK’liye karşı bir DTP‘li öldürün” diye çağrıda bulunan bir yazıyı suç saymadı. Sınır ötesi harekâtla ilgili tezkere Meclis’in gündeminde. Diyarbakır ve bölge belediyeleri, iktidar partisiyle DTP arasında bir çekişme konusu. Söz konusu konjonktürle ilişkili olarak saldırının “provokasyon” olduğu söyleniyor.”
Ali Bulaç, Zaman

Doğru Reklam!..
Türkiye’de ne yazık ki Atatürkçüleri hedef gösteren, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hakaret eden, Müslümanlar soyulurken kafasını kuma gömen, iftira ve çamur konusunda maraton birincisi olan militan bir gazete yayımlanıyor!.. Bu gazete tesettür mağazalarının, halı fabrikalarının, pompalı tüfek tüccarlarının, Almanya‘daki adaşı Müslümanları soymaktan ceza alan Deniz Feneri gibi derneklerin uzattığı hortumdan besleniyor!.. Saldırgan tutumu nedeniyle son günlerde büyük firmalar artık bu gazeteye ilan vermiyor. Artık terlik ve mobilya mağazalarının minik reklamlarıyla yetiniyor. Cumartesi gününden itibaren bu ceridenin logosunun yanında “doğru haber” adlı bir gazetenin reklamları yer almaya başladı. Kimindi acaba bu gazete?.. Vakitçilerin cinayetlerini örtbas etmeye çalıştığı Hizbullah’ın!..“Doğru Haber” reklam için çok doğru bir yer seçmişti!..

MEHMET FARAÇ

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap