192) YÖRÜKLERE DOKUNMAYIN!

Yayin Tarihi 16 Haziran, 2008 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

Yörüklere dokunmayın!

 

image00137.jpg

Son zamanlarda sessiz sedasız bir operasyon sürdürülüyor! Yörüklerin ormanlara girmesi yasaklanıyor!

Yörükler üzerinde araştırmaları ile tanınan Ramazan Kıvrak, “Ormanı yakana, tarla açana, orman içinde villa yapana göz yumulur veya bir yolu bulunup tapu verilirken, ormanı yaşatan Yörüklere ceza veriliyor” diyor.

Kıvrak, Yörük Obalarımız adlı kitabında Yörükleri anlatıyor:

* Araştırılırsa görülecektir ki Orman Bakanlığı kurulduğundan bugüne kadar ormanın olmadığı yerleri ağaçlandırması gerekirken ormanın gür olduğu yerlerde grev yapmış, ağaç dikmekten çok kesmiştir.

* Orman Bakanlığı, ormanları kendi elleriyle azaltmış; tahribatın sorumlusu olarak da Yörüklerin beslediği keçileri göstermiştir. Oysa, keçi orman yakmaz, ağaç kesmez, tarla açmaz, villa yapmaz, maden arıyorum diye ormanı yok etmez.

* Ülkemizin kuruluşundan beri, devletimizin külfetini çeken, yeterli hizmet alamayan, vergide ve askere gidecekken hatırlanan, dağda çobanlık yapan Yörük, bugünlerde zor durumdadır. Yörüğe bin yıldır yaşadığı, yaşattığı ormandan, ata yurdundan çık deniliyor. Oysa devlet, ormanı koruduğu için Yörüğe ”teşekkürlü tapu” vermeli ve ”ormanı korumaya devam et” demelidir.

* Yörük ormanı o kadar çok sever ki, orman yoksa kendisinin de keçisiyle birlikte yok olacağını bilir. Bu sebeple ağaç kesmez, odun etmeye gelenleri kovalar, kestirmez.

Mevsimsiz avlanan avcılara da izin vermez, ormana zarar verenleri uzaklaştırır, yangını söndürür. Ağacı eşi gibi, evladı gibi hısım akrabası gibi dert ortağı olarak görür canı pahasına korur. Abdestini ağaç dibinde alır; ağaç sudan istifade etsin diye. Hayvanına suyu kovayla verirse, artanını ağacın dibine döker. O kadar sevgi doludur, yaşatma duygusu yüksektir, kendisini, keçisini, ormanını bir tutar. Ormandaki sulardan çeşmeler yapar; hayvanlar, kurtlar, kuşlar, yoldan gelip geçenler içsin, hayatını sürdürsün diye.

Yörüğü ise her yere süremezsiniz. O, yaşanacak yeri kendisi belirlemelidir.

* Yörükler neden keçi besler? Çünkü keçi özgürlüğüne düşkündür. Keçi yok edilirse, Yörüklerin özgürlük duygusu zayıflar, kolaycılık, üşengeçlik başlar, her şeyi kabullenmeye başlar insan; Yörükler de yok edilmiş olur.

* Yörükler, keçinin sütünden, derisinden, boynuzundan, kılından da faydalanır, yurt dediği çadırını keçi kılından yapar. Dağlarda keçinin nesli biterse türküler de biter. Türkünün yanında maniler, tekerlemeler, atasözleri, masallar, efsaneler de yok olur. Türkçe zarar görür.

* Keçi biterse, Yörük kadınının çula, kilime, heybeye, golana nakşettiği desenleri, aktardığı hayalleri de yok olur.

* Kızılderililerin önce bizonlarını yok ettiler, sonra kendileri yok oldu! Bunu akla getirince gizli bir el karar vermiş de önce özgürlük anlayışını, sonra geleneklerini, ardından yaşama biçimini, folklorunu, edebiyatını yok ederek dağdan indirdikleri Yörükleri, sıradan, sessiz ve uysal bir kişiliğe mi dönüştürmek istiyor diye düşünmemek mümkün değil.

*Atatürk, Arkadaşlar gidip Toros dağlarına bakınız; eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet bizi asla yenemez demiştir.

* * *
Atatürk‘ün Yörüklerle ilgili bir sözü daha var:

İnsanlık, eski Mısırlarıyla, Yunanistanlarıyla, Romalarıyla ve bunlar bütün bedii eserleriyle ayağa kalksa ve başlarında bugünün kendi verimleri olan bütün medeniyeti, musikîleriyle, şiirleriyle, sanatlarıyla ve bütün eserleriyle gözümün önüne dikseler, dikilseler.., benim gözüm, benim duygum, benim sevgim, yine ıssız dağlar başında yanık kavalını üfleyen, yarım çarıklı Türk çobanındadır.”

Yörüklere ve keçilerine dokunmayın! Onlar Osmanlı’ya boyun eğmedi, zulme rıza göstermezler haberiniz olsun!

ARSLAN BULUT

Paylaş:

Yorumlar

“192) YÖRÜKLERE DOKUNMAYIN!” yazisina 14 Yorum yapilmis

  1. hasan akgün yorum tarihi 16 Haziran, 2008 09:00

    Onlar Osmanlı’ya boyun eğmedi, zulme rıza göstermezler
    aman allahım osmanlıyı kuran irade kendine boyun eğmediği söyleniyor. bunuda çok sevdiğimiz ve tarih kültürününde olduğuna emin olduğumuz arslan bulut söylüyor
    onlar Yörükler yani biz osmanlıyı kurduk yücelttik taki sarayın etrafını devşirmeler sarıp sarmalayıp kurucu irade bizleri yoksaymaya aşağılamaya ve kelimetullah uğruna devşirildikleri islam düşmanı ırklarını kendilerine yakın gördüklerinden türkün boylarını yörük, alevi,zaza,avşar.. oğuz işte deyip aşağılama yarışından sonra emin olunki islam olmaktan çok uzak bu din tacirlarine aynen bu günkü gibi Onlara Osmanlı’ya değil boyun eğmedi, zulme rıza göstermediler. icabedince canlarını kanlarını balalarını verdiler. o nlar bugün olduğu gibi o günde ırklarını bozmaya dağıtmaya çalışan din tacirlerine karşı geldiler. afrika içlerinde balkanların en batısında viyanada islamı yaymaya çalışanşar yanı başlarındaki bu devşirmelrden ötürü yörük, alevi,zaza,avşar.. oğuzu görmediler göremediler bilerek onları ilimden islamdan çağın gereklerinden uzak tuttular sarayın etrafından temizlediler uç boylarda sınırlarda bedava bedenini islam adına veren yörük, alevi,zaza,avşar.. oğuzun boylarına teslim ettiler yanlız hz peygambere komşu olacak şehitler mertebesine o seçilmişleri Türkün boylarınada şehitliği verdiklerini devşirmelerin kendi ırkçı faaliyetlerinden dolayı göremediler sonundada osmanlıyı enson Termudiler vasıtası ile yıktılar yıktılar ancak Türkün otoritesini (iznikteki türk beyliği otonomisi yıkılalı beri)250 yılda sarsabildiler küllerinden Türkiye Cumhuriyetini kurduk başkaldırmadık devşirmelere aynen o zaman diliminde olduğu gibi bugün de kinimiz var onlara karşı mücadelemiz var. Bu mücadelede isteğimiz azalmıyor artıyor. Türkün vatanı mevzubahisse gerisi teferruattır.

    SAYIN yILMAZ HOCAM sAYIN aRSLAN bULUT ABİM BÜYÜĞÜM ARZ EDERİM

    Eğere cevap verme bilgiyi tamamlama zahmetinde bulunursanız bizleri bahtiyar edersiniz.

    saygılarımla

  2. Entürk Alperhan TORLAKON yorum tarihi 16 Haziran, 2008 13:57

    BATI TOROSLAR’DA BİR ÇOBAN ÜMMET

    (Bu ülkede saklı kalmış çileli bir hayatın öyküsü)

    Batı Toroslar’da bir Çoban Ümmet.

    Yaşlı ana, hasta kadın ve kendi.

    Oğul evde yatalak.

    Yatalak da ne ola?

    Peki, genç oğul niçin yatalak?…

    * * *

    Köyleri bir dağ köyü.

    Her işlerini kendileri görmek durumundalar;

    Tarla-tapan, iş-güç, pazar-davar, kır-kımaç…

    Çocuklarını askere gitmeden evlendirmeleri de bu yüzden.

    Büyük oğlan askerden dönmeden daha, küçüğü de gider.

    Bir an önce teskereyi alıp köyüme döneyim diye de hiç izin kullanmaz…

    Karda-kışta, çamurda-buzda, ıslakta-ayazda fena üşütür ağabeyi.

    Zemheri ayazında düşer Munzur çayına.

    Cehennem deresinde koşar hainlerin peşinden.

    Aç, susuz, bitkin ve terli.

    İflas eder ciğerleri…

    Fazla da yaşamaz köye dönünce.

    Aniden yığılıverir, işyerine gelince…

    * * *

    Neden sonra döndüğünde küçük oğlan;

    “Ağam ortalıkta gözükmüyor. Yoksa şehre çalışmaya mı gitti?” diye sorar.

    “Senin ömrün uzun olsun be oğul” der, etraftaki büyükler.

    Onlar böyle derler demesine de;

    İnme mi derler, felç mi, yoksa nüzul mu?

    Doktorların “paralizi” dedikleri şey mi?

    Her neyse, gidiverir dizlerinin dermanı ve iniverir oracıkta.

    İşte o gün bu gündür oğul evde yatalak.

    Siz deyin ki; kötürüm…

    * * *

    Batı Toroslar’da bir Çoban Ümmet.

    Yaşlı ana, hasta kadın ve kendi.

    Oğulların yadigarı torunlar köyde bakıma muhtaç.

    Dert dert, çile çile üstüne.

    Ümmet’in başında iki tel saç, yengenin ağzında da ikiceğiz diş kalmış.

    Yaşlı ana da son günlerini sayıyor.

    Gülüyor, her şeye rağmen yüzleri.

    Hele de bir yolu oralara düşen birileri oldu mu, değmeyin keyiflerine.

    Tanrı misafiri sayarlar, dağlara çıkıp gelen her kulu.

    Neyi var nesi yoksa döker gelenlerin önüne.

    İşte gönlü geniş Anadolu insanı bu…

    Kadim dostları Torlakon’un yaylaya gelmesine pek bi sevinirler.

    “Günah-vebal” arıtırlar boynuna; eğer pırasa bükmesi ikramını geri çevirirse.

    Heybesindeki azığı paylaşmak en güzel duygudur Onlar için.

    Binbir çile içinde bile yüzleri gülen bu canlara bakarım da,

    gülümsemeye çalışırım; gözyaşlarımı kaçırarak…

    Ben de zaten “sulugözlü” bir deliyimdir;

    bahane buldum mu ağlarımL…

    Tek geçim kaynakları koyunlarıdır.

    Yaylanın havasını da paylaşırlar onlarla, suyunu da, hayatı da.

    Hani şu “çobanı da, kurdu da, çoban köpeğini de besleyen” zavallı koyunlar…

    Kuraklık yüzünden ne ot bulunabiliyor köylerde ne de saman.

    Onun için de yaylaya çıkmak zorunda oluyorlar.

    İnsan yüzüne aylarca hasret kalıyorlar.

    Kötülük nedir bilmiyor; her şeyi iyi yandan görüyorlar.

    Kendi dertlerini unutuyor; memleketin geleceği için akıl yoruyorlar.

    Dağların gecesinde alaca baykuşların seslerini yorumlamaya duruyorlar.

    Bilmem kaç kerede dağların koyaklarında kayıp kuzuları arayan sığırtmaç çocuğa seslendiğini düşünüyorlar;

    “Yusuuuf! Kuzuları buldun mu leeyyn?!!!…”

    Yusuf kuzuları bulamadıysa yardım etmeyi düşünüyordur baykuşlar.

    Hem, gözleri ormanın zifiri karanlıklarında gizlenenleri bile iyi görür değil mi?

    Üstelik, bir küçük çocuğu azar yemekten kurtarmak büyük sevap olmalıJ…

    Issız dağlardaki daimi komşuları da karşı yaylada konaklayan Yörük Osman.

    Ara sıra ünner(seslenir) karşı yamalarda koyun gezdiren Osman’a Ümmet:

    “Osmaaan!… Canavar ne yanda, ne yanda?!…”

    Cevabı gecikmeden gelir yankılanarak:

    “Dört bi yandaa, dört bi yandaaa!!!…”

    “Canavar” düşmanı ifade eder;

    Hani şu (su uyusa bile) uyumayan düşmanı.

    Hep gaflet anını, zayıf yanını gözetip duran düşmanı.

    Dört bir yanı düşman tarafından kuşatılmış Anadolu yaylasında yurt kuran Türk insanının her dem uyanık olması gerektiğinin bilincinde; Osman da, Ümmet de…

    Onlar, ülkeyi yöneten çobanların halini merak ediyorlar.

    “Bize hesap sorun!” diyorlar.

    “Geçen yıl kaç koyun vardı, bu yıl kaçı var?… Kaç kuzu doğdu, kaçı hayatta?… Kaçını ihtiyaç için sattık, kaçını bıraktık?… Kaçı kayadan düştü, kaçını yılan soktu, kaçı kanyaşından zehirlendi?… Kaçına yıldırım çarptı, kaçını canavar kaptı?… Sorun bütün koyunların hesabını bize.

    Akbabalar yesin leşlerimizi; eğer bir tek koyunun hesabını veremezsek bile.

    Biz koyun çobanıyız ve koyunlardan hesap veririz.

    Vatan için yetiştirdiğimiz oğullarımızın nerelerde askerlik yaptığını da gururla söyleriz.

    Ülkeyi yöneten Ankara’daki çobanlardan hesap sormak da en doğal hakkımız.” diyorlar…

    “Geçenlerde bir yürüyüş öbeği geldi Ankara’dan” diyor Ümmet ve devam ediyor:

    “46 Kişiydiler. Zirve yürüyüşü için gelmişler. O gün de koyunlardan biri kayaya çarpmış, ayağı kırıktı. Bir koyunun bizim için ne kadar değerli olduğunu bilirsin. Her şeyi hayra yorayım dedim. Bu koyun, bu misafirlerimizin nasibidir; kesivereyim de gönülleri hoş olsun. Hem bu vesileyle sadakamız olur, bir bela kovulur diye düşündüm. Dallardan kestikleri şişlerle kendilerine bir güzel ziyafet çektiler. Geride bıraktıkları çer çöpü de “Yörük”le beraber temizledik…

    Onlara; Ankara’da neler oluyor gençler? Memleket nereye doğru gidiyor? diye bir iki soru sorduğumda;

    ‘Bizim siyasi işlere aklımız ermez. Biz dağlarda yürüme işinden anlarız. Nerelere urgansız çıkılmaz; hangi zirvelere ne malzeme gerekir, mola yerleri nereleridir onları hesaplarız’ diye cevap verdiler… ‘Memleketi satmışlar dayı, satmışlar!’ dedi bir diğeri de.

    İyi de evlatlarım, memleket satılırken sizler nelerle meşguldünüz? Vatanın dağı taşı satıldığı zaman sizler hangi patikalarda özgürce dolaşabileceksiniz? Kekik kokulu hangi yaylaların havasını ciğerlerinize çekebileceksiniz?… Duyduğuma göre Kocapınar suyunu bile gavura satmışlar. Peki gavur yarın çıkar da ‘Bu suyu sizlere değil, kendi dindaşlarıma-soydaşlarıma satacağım’ diyecek olursa, sizler hangi pınarın suyunu içebileceksiniz?… Görüyorsunuz ki kuraklıktan her yer cayır cayır yanıyor. İklimler alt üst olmuş durumda. Gelecek savaşların en önemli nedeninin de susuzluktan olacağını bas bas bağırıyorlar. Zaten her şey de ayan beyan ortada. Aklımızı başımıza almazsak, bize emanet edilen bu güzel vatana sahip çıkamazsak, ne sizlerin özgürce yürüyüş yapacağı dağlar, ne de bizlerin koyun yayacağımız yaylalarımız kalır. Ben sizlere soruyorum; sizler de gidin Ankara’daki çobanlara sorun, diye uyardım…”

    * * *

    O böyle söylüyor. Okuma yazması olmasa da O her şeyin farkında.

    Bu ülkede duyulmamış bir hayatın baş kahramanı O.

    O hem yoksul, hem de çile demeti.

    Batı Toroslar’ın Çoban Ümmet’i.

    Yaşlı ana, hasta kadın ve kendi.

    Oğul evde yatalak…

    30 Temmuz 2007

    Filozof TORLAKON

  3. Osman Çataloluk yorum tarihi 16 Haziran, 2008 15:38

    Yörükan taifesi Osmanlı ile kavgalı mıdır?
    Yörükan taifesi devleti kuran gücün karşısında mıdır?
    Yörükan neden böyle gösterilir ki? Ayrıca Yörükan diye bir boy mu vardır? Çepnisi de, Çavulduru da, Kınıkı da, Avşarı da kim anadoluya sonradan geldi ise adı yörükan konmuş öyle de kalmıştır! Bir kere YÖRÜKLERİ böyle ayrı bir boy yada etnisiteden göstermek yanlıştır! Yanlış olmuş ARSLAN BULUT. Hem de çok!!!
    Bir Karaman Beyi sülale efradı ve Yörükanın ecdadı olarak söylerim ki YANLIŞ OLMUŞTUR!!
    O KADAR!!!
    Dr.Osman

  4. hasan akgün yorum tarihi 16 Haziran, 2008 17:35

    ağzına sağlık yüreğine sağlık Entürk Alperhan TORLAKON
    saygılarımla

  5. H.Ergül arcan(YÖRÜKOĞLU YÖRÜK) yorum tarihi 16 Haziran, 2008 19:19

    bu memleketin kanı canı yörüktür.osmanlının ve BÜYÜK TÜRKİYENİN temeli yörüktür.kim bizleri osmanlıya karşı gösteriyorsa ahlaksız,adi, şerefsiz ve bölücünün ta kendisidir.ŞEREFİMLE YAŞAYAN BİR YÖRÜĞÜM VE NE MUTLU TÜRKÜM.Bu böyle biline.ALLAH TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN.

  6. Samet Acar yorum tarihi 16 Haziran, 2008 22:12

    YÖRÜK TÜRKLERİ ANADOLUMUZUN TARİHDEN GELEN GERÇET TÜRKLERDİR.TÜRKLERİN GEÇMİŞİ ONLARDA SAKLIDIR.YÖRÜK DEİNCE AKLIMIZA ORTAASYADAN GÜNÜMÜZE GELEN DAVRANIŞ,KÜLTÜR,BİÇİM,İNSANLIK,ARAYIŞ,DAHA BİR ÇOK SAYABİLİRİZ ,TÜRKLÜĞÜNÜN ÖZÜNÜ YAŞAMAKTA VE BENLİĞİNİ KORUMAKTA DEVAM ETMEKTEDİR.BENCE YÖRÜK TÜRKLERİN, TÜRK TARİHİNİN DERİNLİĞİDİR.ACAROĞLU

  7. ramazan kıvrak yorum tarihi 24 Haziran, 2008 11:07

    söz konusu yazıda konunun özü buğün Yörükler üzerine baskı var bunu anlatmaya çalıştık. Bu günlerde Türklüğümüze kültürümüze haklarımıza baskı var. inanmayan peşime takılsın Avrasya TV de Yörük obalarımız proğramıda yapıyorum.halkın sıkıntısını kendi gözleriyle görsün. Osmanlıda ise özellikle devşirme sadrazamlar ve yöneticiler Yörüklere baskı yapmıştır. Yörüklük ayrı ırk değildir. Türkün kendisidir yaşam biçiminden dolayı binlerce yıl önce verilen addır.Atatürk Yörükler için Yürüyen Türk demektir demiştir.yazılarda sorun aramak yerine.kültürümüze sahip çıkalım tarihimizi iyi bilelim.yorum yaparkende bizimde aldatılabiecegimizi bilelim. Bu günkü Yörükler üzerine baskıyı inanmayan Mersindeki sarıkeiçilerden, başlayıp Antalyadaki honamlıdan Muğladaki karakeçiliden velhasıl. askere giden verği veren şehirliyi doyuran devletin külfetini çeken ama nimetinden haberi olmayanlardan görebilir. öğrenebilirsiniz. Ramazan Kıvarak

  8. Deniz HAN yorum tarihi 13 Eylül, 2008 12:58

    osmanlının kuruluş dönemi bitince Türklüğe nekadar
    düşman olduğunu bilmiyoruz sanki Osmanlıyla türkün yolu ayrılmıştır sorumlusu padişahlardır.Ama Türk okadar asildir ki osmanlının başına saltanatını yinede yıkmamış tüm ezaya cefaya katlanmıştır.Ve bu cumhurriyeti Türk
    kurmuştur Atatürkle beraber.Ne mutlu Türk olana

  9. cüneyd altunbaş yorum tarihi 26 Aralık, 2008 18:32

    ben bursa orhangazi savranlı yörüğüyüm.Biz yörükler birlik olamamış kurucusu olduğu devlette yabancı el konumundayuız.dünün boşnağı arnavudu kürdü bu vatanın gerçek sahibi olmuş bizi tanıyan bile yok bana sorduklarında yörüğüm diyorum insanlar yörük te ney diyorlar.Biz bu kadar düştükmü neden birlik olamıyoruz sesimizi gür çıkaramıyoruz.Televizyonlarda izliyorum hala toroslarda devlet bize sahip çıksın diyen kondu göçtü yörükler var bu çok ağrıma gidiyor arkadaş.sen bu vatanın sahibisin dün gelenler bu gün yer yurt sahibi olmuş sen hala soğuk ta karda kışta zor şartlar altında yaşam mücadelesi veriyorsun.Birlik olalım bunun için mücadele verelim ve sorunlarımıza eğilelim biz yörükleri türkiye tanısın yörük lüğümüzü her yerde ifade edelim kültürümüzü yaşatalım ve ezilen bu ülkenin hatta osmanlının ezasını sıkıntısını zorluklarını çeken bizler hakkımız olan rahatlığı ve zenginliği alalım teşekkür ederim

  10. mustafa ALTUNKAYA yorum tarihi 18 Şubat, 2009 03:02

    Afyon yörüğüyüm gururluyum biz yörükler savaşçılığımız ve çalışkanlığımızla tarihe adımızı yazdırdık alın terimizi yeriz ne devletin ne milletin hakkını gasp etmeyiz şerefliyiz devletimiz bizleri yoksaysada biz vefalı insanlarız bizi tanımayanlar savaş halinde yörükleri tanır osmanlının yörük çadırlarında kurulduğunu dünya alem bilir bu gün görmezden gelinsekde yok sayılsak tanınmasakda Türküz yörüğüz bu toprakların gerçek sahipleriyiz şartlar ne olursa olsun atalarımızın mirası olan bu toprakları kanımızın son damlasına kadar gönüllü savunuruz gerektiğinde yörüğün cesaretinden kimsenin şüphesi olmasın kimse bilmesede olur Rabbim bilir yörüğün vatanına toprağına milletine vefasını.. Saygılarımla

  11. mehmet koç yorum tarihi 6 Temmuz, 2009 15:56

    biz yörükler en cesur insanız yörükler tek millettir bizi bölmek parçalamak için yetişdirdiğimiz hayvanlara farklı adlar takmışlar bunun sebebide birlik olurda kendi başlarına devlet kurmasınlar diye devlet bugün kürtlere televizyon açıyorda bize neden açmıyor biz ülkenin insanı değilmiyiz bütün yörüklere selamlar sevgiler

  12. Hasan TIRAŞ yorum tarihi 18 Ocak, 2010 00:10

    yörükler, 70 milyonun içerisinde ülkesini ve milletini en çok seven, sahip çıkan ve kendisinden çok devletinin geleceğini, milletinin refahını düşünen iyi niyetli, saf-temiz insanlardır.

  13. Katip İsa Yörük yorum tarihi 13 Mart, 2011 16:49

    Araştırdım, Kırklareli’de bir tek yörük derneği bulamadım, utandım. Selanik yörükleri, neredesiniz.?.. Bu derin uykular, bu gaflet ne zaman bitecek?

  14. Oguz Altun yorum tarihi 5 Nisan, 2011 16:30

    Dokunmayin Yörüklere ! Dokunan eller kirilsin !

    Mal hastaligina bulasmamis az insanlardandir bunlar.

    Yüreklilerdir, yürekleri iyidir, yardimi severler, güzeldirler, türk töresine korurlar, gelenekleri yasatirlar, doga ile uyum icindedirler.

    Bu insanlarin alanini kendi menfatleriniz icin daraltmayin.

    Türk insanini avrupali gibi yapmak isteyenler var.

    Sunu da bilin ki insan doganin bir parcasidir.

    Dogadan koparilmis bir insan saglikli bir gelisim icinde bulunmaz. Asfalt hayatini mi istiyorsunuz ? Alin kendinize. Ama birakin yörükleri.

    Ormaniniz mi dar geldi koskoca dünyada ki yörüklerin yasam ortamlarini kisitlamak istiyorsunuz ?

    Tanri Yörükleri korusun.

Yorum yap