16) CENNET VATAN KIRIM, YOK OLMUŞ!

Yayin Tarihi 2 Ocak, 2009 
Kategori ÖYKÜ

CENNET VATAN KIRIM, YOK OLMUŞ!

image0011.jpg

———————————————————————————–

1 Temmuz 2003 – 8 Temmuz 2003 tarihleri arasında “Cennet Vatan Kırım” topraklarında idim. Kartbabaylarımın (dedelerimin), Kartanaylarımın (ebelerimin) 93 harbinde zorla sürüldüğü o güzelim “Cennet Vatan Kırım” topraklarını ölmeden gördüğümden dolayı Rabbime şükürler olsun…

Bir mecnun misali dolaştığım yerlerde zaman zaman gözyaşı döktüm, zaman zamanda gördüğüm güzelliklerden dolayı kuvandım (sevindim). Bu gezi ile ilgili olumlu ve olumsuz izlenimlerimi fırsat buldukça sizlerle paylaşacağım.

Yalnız şunu hemen hatırlatayım: Diasporadaki (Kırım dışında yaşayan) hiç bir Kırım Tatar Türkü , Kırım’ı görmeden bu fani dünyayayı terk etmesin. İmkanı olan en kısa zamanda bu güzel vatan topraklarına “sıla-yı rahim” yapsın. Biliyorsunuz “sıla-yı rahim;akraba ve yakınlarını ziyaret etme, hâl hatır sorma ve yardımda bulunmadır” ve sıla-yı rahim insanın ömrünü uzatır.

Bu topraklarda yatan şehitlerimiz ile bu vatana binbir güçlükle dönmüş, başını sokacak bir eve sahip olabilmek için, karnını bir tas çorba ile doyura bilmek için, Kırım Tatar Türklerinin yok olmadığını dünyaya haykırmak için, ayakta kalma mücadelesi veren kardeşlerimiz sizlerin ziyaretini dört gözle bekliyor.

Genelde insanlar gezilerinin ilk gününden anlatmaya başlarlar. Bense sizlere Kırım’dan ayrılışımızın son günü hava alanında on saat rötar yapan uçağımızı beklerken tanıştığım, aslında “Kırım Tatar Türkü” olmayan, ama gönlü Kırım Tatar Türkleri için çarpan bir kardeşimin dudaklarından dökülen şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu kardeşim :

-Kırım’ı nasıl buldun? dedi. Bende:

-Hem cıladım(ağladım), hem de kuvandım, dedim. Arkadaşımın dudaklarından aşağıdaki şiirin mısraları döküldü birden.

-Ne olur? Bu şiiri bana yazar mısın? dedim.

-Şiir çok uzun şu anda zamanım yok, dedi. Ben ısrar ettim. Uçağımızın kalkış saati ileri bir saate ertelenince, arkadaşım banka oturdu, eline not defterimi verdim, beynine satır satır yazdığı şiiri mısralara döktü.Şiir bitince,

-Yazarı kim? dedim,

-Bende bilmiyorum. Ama bazı mısra ve kıtalarda benimde duygu düşüncelerim var, dedi. Gözlerinden yaş damlayan kardeşim, ağlayan gözlerimin içine bakarak:

-Ne olur? Gelin bu güzel vatana yerleşin. Burada sizlerin sayısının çoğalması gerek, dedi.

Daha sonra öğrendiğimde, bu kardeşim  güzel bir Kırım Tatar kızı ile evlenmiş. Yani kiyevimiz (eniştemiz) bolgan(olmuş).

Şiirin yazarının adını bende bilmiyorum. Bilen varsa bu şiirin altına ismini yazalım. Böyle güzel bir şiiri yazan her kimse kalemine, yüreğine sağlık diyorum.

Uçağımızın tam Akmescit hava alanında kalkışı sırasında bu şiiri ikinci kez okuduğumda İzmir Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan arkadaşım Deniz Ünsalan bey, uçağın penceresinden dışarı baktı:

”Bu güzel vatanı rahmetli babam çok görmek istedi. Ama göremeden vefaat etti” dedi ve o da cılamaya başladı. Ben ve Halil İbrahim arkadaşım:

”Deniz Bey!.Üzülmeyin…Rahmetli babanız göremedi bu cennet vatanı. Ama çok şükürkü siz onun yerine geldiniz, ziyaret ettiniz ve şimdide gidiyorsunuz. Rahmetli babanızın ruhu belkide sizin gözlerinizle bu güzel Kırımımızı seyretmiştir. Metin olun” deyip elli yaşlarına merdiven dayamış bir öğretim üyesini teskin etmeye çalıştık. İşte beni ve Deniz beyi “Cennet Vatan Güzel Kırım”da cılatan (ağlatan), duygularımıza tercüman olan bu güzel şiiri hep beraber okuyalım. Şairimizin affına sığınarak, şiirin başlığına, şiirin mısralarından esinlenerek “Cennet Vatan Yok Olmuş” dedim.

CENNET VATAN YOK OLMUŞ!…

Cennet Vatan deyip geldim Kırım’a,

Bülbül kıskandıran bağlar yok olmuş.

Bu hali görünce gitti ağrıma,

Ölüler mezarsız, sağlar yok olmuş.

Şimdi matem tutar Kırım’da dağlar,

Siyaha bürünmüş yemyeşil bağlar,

Camiler yıkılmış minare ağlar,

Ezanlarla süslü yıllar yok olmuş.

On sekiz mayıslar ne kara günmüş,

Binlerce çaresiz trene binmiş,

Melekler ağlamış, şeytan sevinmiş,

Vagonlarda nice kullar yok olmuş.

Ne oldu Ey Vatan! Ne oldu sana?

Neden düştün böyle derde hicrana?

Han Sarayım sanki dönmüş zindana,

Hanların kükrediği yıllar yok olmuş.

Camisiz çeşmesiz bu nasıl Vatan?

Seni solduranlar korkmaz Allah’tan.

Dua bekler benden kefensiz yatan,

Giray Han’a giden yollar yok olmuş.

Mezar taşlarını söküp atmışlar,

Bayrağı sancağı çekip atmışlar,

Kitabı Kur’an-ı yakıp atmışlar,

Yapmayın diyen diller yok olmuş.

Derdimi anlatmaya gücüm yetmiyor.

Ağlamam feryadım çare etmiyor.

Bahçemde şimdi bülbül ötmüyor.

Lale boyun bükmüş, güller yok olmuş.

Bu ne haldir canım kardeşim.

Ceyhun olup, akar gözümden yaşım.

Bitmiyor ne kadar uzunmuş kışım.

Meyvelerle dolu dallar yok olmuş.

Sormayın dostlar halim perişan.

Eski Vatanımdan kalmamış nişan.

Vatan vatan deyip denize koşan.

Dereler kurumuş, çaylar yok olmuş.

Akmescit mescitten mahrum edilmiş.

Çanların sesine mahkum edilmiş.

Güneşin önüne perde çekilmiş.

Yıldızlar dökülmüş, aylar yok olmuş.

Han Saray Camisi taşlarla dolu.

Bahçesi secdesiz başlarla dolu.

Mihrabının gözleri yaşlarla dolu.

Müminlerle taşan saflar yok olmuş

Zincirli Medrese Veliler evi .

Şimdi eylemişler deliler evi.

Gaspıralı ağlar, yaslı yüreği.

Kitaplarla süslü raflar yok olmuş.

Kader böyleymiş evvel ezelden.

Günah bizden , Rabbim af ise Sen’den

Ağlamaktan başka ne gelir elden.

Huzuruna kapanan yüzler yok olmuş.

Güneşe yol vermez kara bulutlar.

Kesilince hayattan bütün umutlar.

Yanar canlı canlı Musa Mahmutlar.

Ceset şöyle dursun küller yok olmuş.

N’olur Rabbim yardım et bize.

Karanlık gece dönsün gündüze.

Tut elimizden tutki çıkalım düze.

Yollar karla kaplı, izler yok olmuş.

Ya Resulullah canım cananım.

Affet beni ne olur Nurlu Sultanım.

Ellerim bomboş şimdi büyük hicranım.

Sana vereceğim güller yok olmuş.

İsmail oğluyum başım secdede.

Dilim duadadır gündüz gecede.

Yarab baharı göster bizede.

Gül kokusunu taşıyan yeller yok olmuş.

Yok olmuş cennet vatanın eski güzelliğine kavuşması için, Kırım’a gönül vermiş herkesin üzerine düşen görevi yapmasını arzu ediyorum.

 Şükrü Bilgili

image002.jpg

Paylaş:

Yorumlar

“16) CENNET VATAN KIRIM, YOK OLMUŞ!” yazisina 13 Yorum yapilmis

  1. Sadrazam Koca Yusuf Pasa torunlarindan Ali Altan yorum tarihi 4 Ocak, 2009 12:00

    herkes ettigini ceker bazilarininkinide evlatlari
    ceker Giray hanin viyana kusatmasinda Kara Mustafa
    Pasaya ihanetini dolayisi ile Osmanliya yaptigi hainligi evlatlari cektiler. Cenabi Haktan dilegim
    insallah affina mazhar olurlarda tekrar Yurtlarina
    kavusurlar.Butun Ummeti Muhammade Cenabi Haktan
    Af,Rahmet ve resullulahtan sefaat dilerim.Insallah
    en kisa zamanda Cennet Yurdunuza kavusursunuz.

  2. Ertuğrul Kapusuzoğlu yorum tarihi 12 Ocak, 2009 10:33

    Toprak kaybedilir; fakat dil kaybedilemez.
    Kırımda dil yaşıyorsa, bir gün…
    Bu yürek dağlayan şiiri okurken, Kırım yerine Kerkük’ü de, Bağdat’ı da, Musul’u da, Üsküp’ü de ve daha pek çok Türkçe konuşulan Türk yurdunu koydum.
    Destanlara sığmayan adam, Mustafa Kemal Paşa, Samsun’dan Sivas’a kadar süren uzun yolcuğunda, attığı her bir adımda bir devlet kurup, bir vatan yaratırken, karşılaştığı her zorlukta şöyle diyor; “Demek ki ona göre çalışmak lazım.”
    Bendeniz çalışmayı; bilgi toplumu olmak için var gücümüzle çalışmak olarak algılıyorum.
    Bunu da elimizden alamazlar ya.
    Kaldı ki, bilgi toplumu olduğumuz gün, zaten pek çok şey halledilmiş olacaktır.

  3. timur sak yorum tarihi 8 Mart, 2009 00:39

    Ali altan tarihi İYİ OKU.Kırım süvarileri 2.ci viyana kuşatmasında 2kere viyana içlerine kadar girdiler.Fakat arnavut İbrahim paşa ve Kara Mustafa paşa beklediler.kırım süvarileri istihbaratı ve saldırılması gereken yerleri bildirdiler.acele edilmesi gerektiğini avrupadan viyanaya yardım geleceğini hızlı davranılması gerektiğini belirttiler.Fakat Kara Mustafa paşa bekledi.Kırım süvarileri ikici kez viyanaya saldırarak girişinde çok büyük zayiyat verdi .Bu zayiyatın sebebi Kara Mustafa paşanın kırım süvarilerince yarılan cephe saldırmaması ve beklemesidir.Kara Mustafa gönderilen istihbaratI ve bilgileri PADİŞAHLA paylaşmadığından ve avrupadan yardım gelinceye kadar beklemesi sebebiyle kırım orduları büyük zayiyat vererek geri çekilmiştir.bu belgeler Padişahın eline geçince ikiside idam edilmiş ve padişah kırım hanlığının başını tekrar geray hanın oğlunu atamıştır .Bunlar osmanlı arşivlerinde sabittir.kara mustafa paşa 50 gün beklemeseydi viyana çoktan alınmış olacaktı.daha uzun olacak diye yazamadığım bir çok yer var birilerini ihanetle suçlamadan iyi araştırmak gerekir.ihanet ednler idam edilmiştir zaten tarihi iyi okuyun. Türk birliğine inancım sonsuzdur.Türklerin ufku ancak ozaman açılacaktır.

  4. aysel usta yorum tarihi 17 Mart, 2010 19:18

    Kırım hanı Murat Giray han idam edilmemiştir. hanlıktan azledilmiştir. Yanbolu’da 13 yıl daha
    yaşadıktan sonra 1107 (hicri)de vefat etmiştir.
    Ayrıca Kırım hanlarının da Osmanlı’lar gibi
    kanları dökülmez , ancak boğdurulurdu..

  5. Bünyamin Karakuş yorum tarihi 12 Kasım, 2010 05:19

    TAVSİYE KAYNAK:
    Osmanlı- Kırım Münasebetleri Çerçevesinde 2. Viyana Kuşatması YAYIN TARİHİ : 2007
    Eskişehir Kırım Derneği Yayını
    Dernek Başkanı Mesut ÖR

    Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olunmaz.
    Savlukman Kalınız. [email protected]

  6. Bünyamin Karakuş yorum tarihi 17 Kasım, 2010 20:38

    “Bu düşmanın cemiyet ve hareketini kaç defadır yazıp bildirdim;düşman çok, mukavemet mümkün değil ,askeri ve topları metristen çıkaralım ,iktiza ederse saf cengi edelim ve illa selamet yere –kendimizi savunabileceğimiz uygun bir yere-gidelim dedim ,inadından dönmeyip söz geçiremedim,tekdir yollu cevapları ve gönderdiği mektuplarında kokmuş beygir eti yediğimize varıncaya kadar yazmış.”İ.H. Uzunçarşılı,Osmanlı Tarihi 3.cilt 1. kısım sayfa:430

  7. Bünyamin Karakuş yorum tarihi 17 Kasım, 2010 20:39

    Kara Mustafa Paşa bu raporlara “ Onlar ne bilir ?Varsın beygirlerini gütsün . Ben gelen kâfiri çadır oğlanlarıma dildiririm .Onların havf’ı varsa – korkusu- karışmasınlar dedi lâf ve güzaf harmanın esip savurdu… “( Cevat Üstün sayfa 86 ) Bu büyüklenmeyi anlamak gerçekten güç.

  8. Bünyamin Karakuş yorum tarihi 17 Kasım, 2010 20:40

    “Fazıl Ahmet Paşa ile beraber büyümüş ,geniş bir salahiyetle yıllarca ona kaymakamlık yapmış olan Kara Mustafa Paşa Köprülülerin bütün siyasi fikirlerine vakıf ve varisti. Fakat yaranın derinliği derecesini takdir edememişti.Yapılacak bir muharebede bir bozgunluğa uğranırsa neticenin bir askeri yenilgiyle kalmayıp bütün memleketin sarsılacağını düşünemedi. Rus ve Lehlilere karşı kolayca kazandığı zaferler de ona Macaristan’ın kilidini ele geçirmenin zamanının geldiği zannını vermişti.Kanuni Sultan Süleyman’a bile nasib olmayan bu emsali olmayan zaferi kazanarak namını ebedileştirmek …”Yılmaz Öztuna,Büyük Türkiye Tarih,6.cilt sayfa 114

  9. Bünyamin Karakuş yorum tarihi 17 Kasım, 2010 20:42

    Geçiş noktası bir değil iki tanedir, köprü de bir değil tam üç tanedir. Hatırlayalım Raba yada Raab suyunda iki köprübaşını topçu desteğiyle tutan 12.000 kişilik Avusturya kuvvetinin nasıl bertaraf edildiğini, nehri köprü olmadan güneyden Kırım atlıları Kuzeyden de Osmanlı öncüleri geçerek ,Avusturya kuvvetlerini iki taraftan sıkıştırmışlar ve bu kuvvetler kayıplar vererek geriye doğru kaçmışlardı. Aynı olayın burada da gerçekleşmesi mümkündür . Üstelik Tuna’ nın güneyinde ve kuzeyinde Krems’ te konuşlanmış Avusturya birlikleri var.

  10. Bünyamin Karakuş yorum tarihi 17 Kasım, 2010 20:43

    “Kara Mustafa Paşa’ nın son ve belki Viyana önüne topsuz gelmekten-balyemez denilen büyük topları kastediyor-daha mühim hatası ,kuşatmanın birinci ayı sonunda, düşmanın gelmekte olduğu öğrenildiği ,birkaç gün sonra da Hüseyin Paşa’ nın kuvvetleriyle beraber Nemçe ordusu tarafından gözleri önünde mahvedildiği halde hareketsiz kalmasıdır.Sadrazam kuvvetine çok güvenir, düşmanını da pek küçük görebilirdi.Fakat bu aldanış nihayet Hüseyin Paşa kuvvetlerinin imhasından sonra devam etmemeliydi.O dakikadan itibaren vaziyeti kavramak neticenin surları delmekte değil gelen büyük orduyu yenmekte olduğunu bilmek lâzımdı.Bu takdir edilinceye kadar yapılacak iş ,bütün orduyu mevzilerden çıkararak düşmana karşı gitmek,onunla en elverişsiz zamanında muharebe icrası ve bu esnada kaleyi yalnız gözetlemekle iktifa eylemekti.Eğer Sobiesky kumandasındaki düşman yenilirse ki bu doğru bir sevk ve idareyle yapılabilirdi, kale artık surların lağımla delinmesine hacet kalmadan açlıktan teslim olurdu.Böyle yapılmadı. Bir ordu için asıl hedefin kale değil düşman ordusu olduğu hakikati unutularak düşmana vakit verildi.”Orgeneral Necati Tacan,Yılmaz Öztunadan naklen ,6. cilt sayfa 104

  11. Bünyamin Karakuş yorum tarihi 17 Kasım, 2010 21:08

    son söz
    KIRIM SÜVARİLERİ, Osmanlının Akıncı Kuvvetidir. Akıncı kuvvetlerin köprübaşı tutma görevi yoktur. Hedef ülkenin içlerine dalarak korku salarlar, istihbarat toplarlar.
    Lise tarih bilgisiyle buralarda kalem oynatmaya cüret eden sadrazam torunları Önce 1595 de OSMANLI AKINCI OCAĞINI AÇ GÖZLÜLÜĞÜ VE CAHİLLİĞİ SEBEBİYLE YOK eden SADRAZAMI öğrenmeli, Köprü kaç tane adları ne onları daha sormuyorum bile
    UNUTMAYINIZ KIRIM TÜRKLERİ ,
    VATAN KAYBETTİNİZ.TÜRKİYEYİ VATAN BİLDİNİZ. TÜRKİYEYİ SATAN, PEŞKEŞ ÇEKEN, PAZARLAYANLARIN PEŞİNDEN GİTMEYİNİZ. BAŞKA GİDECEK YER KALMADI

  12. Yılmaz Karahan yorum tarihi 17 Kasım, 2010 21:12

    Bünyamin Bey,
    kaynaklara dayanarak verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ederiz.

  13. Murşili Çayönü yorum tarihi 18 Şubat, 2011 14:56

    Ağlamanın ve dertlenmenin vakti değildir. İki amacınız olacak, o da okumak ve ekonomik yönden çok güçlü olmak, büyük şirketler kurup dilinizi,dininizi,geleneklerinizi muhafaza etmek; gerisi bize yakışmaz. Daha birkç yüzyıl önce tarih sahnesine çıkmış Rus,İngiliz,Amerikan,Alman filan sizi korkutmasın, Onlar mağaralarda yaşarken ait olduğunuz Anadolu Kıtası, uygarlıkları inşa ediyordu. Bir avuç yahudi gibi sabredip, güçlenerek sistemi ele geçirip onlara bu soykırımların hesabını soramıyorsak, o rus katliamlarında ve sürgünlerinde hunharca katledilen atalarımız, bunca imkana rağmen ümitsizliğimizi görebilselerdi bizlere lanet okurlardı!

Yorum yap