143) MİLLİ EĞİTİM BAKANI’NA AÇIK MEKTUP

Yayin Tarihi 17 Mart, 2008 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

MİLLİ EĞİTİM BAKANINA

AÇIK MEKTUP

“Esrar Mı Satalım, Hırsızlık Mı Yapalım?”

 

Bu yazıyı yazarken kendi halime şükredip “ücretli öğretmenlik” imkanı eline geçmeyenleri de düşünmedim değil, lakin bu benim hakkımı savunmama haksızlığın karşısında konuşmama engel olamaz, olmamalı.

 

Bu ülkede aldıkları cüzi ücretle ev geçindiren binlerce ücretli öğretmen var. Bu ülkede aldığı eğitim fakültesi diplomasına rağmen asgari ücretle farklı işlerde çalışan insanlar var.

 

Hakkımı Helal Etmiyorum!

 

İlkokul 4.-5. Sınıftan itibaren ömrü sınavlarla geçmiş bir kişi olarak öncelikle şunu belirteyim ki bizi bu duruma getirenlere hakkımı helal etmiyorum!

 

Ömrüm boyunca girdiğim her sınavda başarı gösterdim. Önce Anadolu İmam Hatip Lisesi, sonra Anadolu Öğretmen Lisesi en son Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü…

 

Gösterdiğim gayret ve çabayla en gözde eğitim kurumlarında okuma hakkını elde ettim.

 

Bir KPSS’den yeterli puanı alamadım diye kimse bana başarısızlık yaftasını vuramaz. Hiç kimse beni mesul olmadığım alanlardan sınava tabi tutamaz. Bir kere ben Türkçe Öğretmeniyim. Geometriyle, Cebirle ne işim olur?

 

Hoş ona da şükrediyoruz. Birileri KPSS’yi getirmeseydi şimdi Ankara’da dayısı olanların haricinde kimse öğretmen olamayacaktı.

 

Bir Öğretmen Parasıyla Üç Öğretmen Çalıştıran Adil Bakan

 

Evet şayet bir öğretmen ücretli ise başında öyle bir itham var ise alacağı para en iyi ihtimal 600 YTL. Tatil kesintileri, hastalık durumu vs olmazsa alacağı para sadece 600 YTL.

 

Paranın dışında, ücretli öğretmen 30 saat derse girerken bir kadrolu ya da sözleşmeli maaş karşılığı saate girebiliyor yani 15-20 saat derse giren bir kadrolu en az 1000YTL alırken ücretli 30 saat girdiği halde kesintili 600 YTL yi belki alabiliyor.

 

Şimdi Türkiye şartlarında asgari ücretlerin durumu belli iken buna itiraz etmeyi bazıları aptallık olarak telakki etseler de şunu unutmayın; bizim asgari ücretlilerden bir farkımız var ömrümüz sıralarda dirsek çürütmekle geçti.

 

Bizler Çocukluğumuzu Misket Oynayarak Değil Test Çözerek Geçirdik

 

Şuan polis olup, iş hayatına atılıp, işçi memur olup bizden önce maaşlanan arkadaşlarımız dün sokaklarda futbol oynarken, yakar top oynarken biz ya anadolu liselerinin ortaokul kısımlarına ya o zaman ki adıyla  LGS’lere Fen Lisesi sınavlarına hazırlanıyorduk.

 

Sonra üniversitelerdeki çalışmalarımız, gayretlerimiz.

 

 

Peki Netice Nedir?

 

Ben söyleyeyim sıfır! Bize o kadar emek edildi. Bizler o kadar çaba harcadık.Kimimiz memleketinden uzakta ne sıkıntılar altında okudu; peki ne oldu? Dökülen onca masraf niye? Kimimiz hukuk okuyabilecekken, kimimiz tıp okuyabilecekken öğretmenlikleri tercih etti. Ya karşılığı?

 

Acaba sayın bakanın uykularına giriyor mu? Acaba bir ücretli öğretmenin aldığı para onun yıllardır aldığı eğitimin ne derece karşılığı? Evet bir meslek edinseydik gider çalışırdık. Çalışmak ayıp değildir ama en iyi ihtimal 22 yaşında olan bir eğitim fakültesi mezunu sizce ne yapabilir? Nasıl iş kurabilir? Nasıl meslek edinebilir?

 

Ya amelelik yapacak ya çıraklık ya hamallık? Asla bu işleri küçümsediğim için değil, lakin madem sonucunda bu vardı niçin okuduk? Niçin okutulduk? Kaldı ki bu işleri de herkes beceremez. Çıraklık, amelelik ya da hamallık… Bu işler de büyük maharet ister. Biz yıllardır kalem tutmayı bellemişiz. Harçla, çekiçle ne işimiz olur. Kazmayı küreği alsak elimize önce bu mesleğin erbapları iyi bir güler bize.

 

Üniversite Açmak Maharet Değil!

 

Madem öğretmen yapmayacaksınız; niçin üniversitelerde kontenjanları azaltmıyorsunuz. Diplomalı hamallar görmek hoşunuza mı gidiyor? En başından denseydi; “Siz okuyorsunuz ama öğretmen olamazsınız” diye. En azından gider hamallığı, çıraklığı, ameleliği öğrenirdik.

 

Yaşımız olmuş en iyi ihtimal 22-23. Biz ne edelim? Askerlik bir yandan, işsizlik bir yandan. Evlilik zaten ne haddimize…

 

Bize lütfen cevap veriniz;

 

Şimdi

 

“Esrar Mı Satalım, Hırsızlık Mı Yapalım?”

 

Atamalar Hakkında

 

Çok üstün bir başarıymış gibi yaptığınız küçük çaplı atamalarla adeta insanları süründürüyorsunuz.  Mezun sayısına göre komik rakamlarda adayların atamasını yapıyor, bir de bundan övünüyorsunuz. Bu ülke en kötü dönemlerinden birini yaşarken 2002 yılında devalasyon sıralarında 40 bin öğretmen atamasına şahit olduk. 

 

Her şey iyiye gidiyor diyorsunuz. Sayın Başbakanın dediği gibi ekonomik açıdan refaha ulaşıyoruz diyorsunuz ama 30 bin öğretmen atayamıyorsunuz? Kadrolu yanında bir de sözleşmeli diye bir pozisyonla öğretmenleri ayrı bir bilinmeze sürüklüyorsunuz. Bari öğretmenliği ayağa düşürmeseydiniz. Öğretmenlerin polisliğe geçtiği, pazarlamacılığa geçiş yaptığı kendi mesleğinin dışındaki sahalara yöneldiği bir ülkede Milli Eğitim Bakanlığı diye bir kurum var, neye yarar? Başında milli olan bir kurumun personelleri milli bir politikanın dışında tamamen kapitalist bir sistemle göreve getirilirken kurumun adı “Milli” olmuş neye yarar?

 

Milli Eğitim bakanlığına bu kadar bütçe de hiç ayrılmamıştı diyor, bununla da övünüyorsunuz. Peki bu parayla ne yapıyorsunuz? Kitap alacağınıza o kitabı kavratmayı sağlayacak öğretmen atasanız daha iyi olmaz mı? Bilgisayardan önce o bilgisayarı kullanmayı öğretecek öğretmenlere ihtiyaç yok mu?

 

 

 

Bizi ÖSS De Barajı Geçemeyen Oğlunuzla Karıştırmayın!

 

Bizlere güvenin bizler ÖSS’lerde büyük başarılar göstererek devlet üniversitelerinde alnımızın teriyle bileğimizin hakkıyla okuyarak bugünlere geldik. Öğrencilerimize o verdiğiniz kitaplar olmadan da elbette çok şey verebiliriz. Nitekim eğitim de en önemli öğe öğrenci ise sonra öğretmendir. Bize güvenin!

 

Sayın Bakan,

 

KPSS denilen illet sınavdan öğretmenlik mesleğini arındırın. Bu meslekte başarılı olacak adayları KPSS ile belirleyemezsiniz. Öyle ki matematikle coğrafya ile bir Türkçe öğretmenini ölçmek ne kadar mantıklı?Uygulamalarda(Stajlarda) biz kendimizi gösterdik.

 

Sonuç Olarak

 

Öğretmenlik kutsal bir meslektir. Bu kutsiyeti bozmamak için en azından üniversite kontenjanlarının değiştirilmesi yönünde gereken yapılsın. Üniversitelerden başarıyla mezun olanların hakkına girilmesin! Öğretmen adaylarını bu şekilde sınamak bu mesleğin etik yapısına aykırıdır.

 

Saygılarımla…

Ahmet ŞANAL

HATAY

 

[email protected]

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap