1315) Türkiye’de Kötümserlik Arttı

Yayin Tarihi 19 Aralık, 2014 
Kategori BASIN-YAYIN

Türkiye’de kötümserlik arttı

image001

Avrupa Birliği’nin kamuoyu araştırmalarından sorumlu birimi Eurobarometer tarafından hazırlanan bir çalışma Türkiye’de önümüzdeki bir yıla olumsuz bakıldığını, hükümete güvenmeyenlerin oranının güvenenleri geçtiğini, AB üyeliğine verilen desteğin ise dibe vurduğunu gösteriyor.

Türkiye’de yapılan ankete göre önümüzdeki yılda genel olarak hayatının şimdikinden daha iyi olacağını düşünenlerin oranı bir önceki çalışmaya göre 5 puanlık düşüşle yüzde 25’e gelirlerken daha kötü olacağını düşünenlerin oranı 8 puanlık artışla yüzde 31’e yükseldi.

EN BÜYÜK TEHDİT TERÖR

Eurobarometer verilerine göre, ülkenin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlar terör (yüzde 45), işsizlik (yüzde 40) ve ekonomik durum (yüzde 17) olarak sıralanırken kişisel sorunlar sıralaması işsizlik (yüzde 32), enflasyon (yüzde 23) ve terör (yüzde 23) olarak şekillendi.

image002

Güven ÖZALP / BRÜKSEL

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/27800499.asp

 

Paylaş:

Yorumlar

“1315) Türkiye’de Kötümserlik Arttı” yazisina 2 Yorum yapilmis

  1. Yılmaz Karahan yorum tarihi 19 Aralık, 2014 12:53
  2. Seyfullah FIRAT yorum tarihi 25 Aralık, 2014 00:32

    TÜRKİYE NEREYE DOĞRU GİDİYOR
    Son iki asırdan beri tarihin seyri bir takım zorlamalarla ve siyaset oyunlarıyla tersine dönmüş bulunuyor. İnsanlık belli bir kültür düzeyine ulaştıktan ve topluca bir konuşma dili geliştirdikten sonra yığın olmayı aşarak millet olma noktasına yükselmiştir. Uzun uğraş ve birikimler sonucu tekâmül eden kadim milletler ne tuhaftır ki son iki asırdan beri sonradan peyda olan ve insan molozu olmanın ötesine geçemeyen yapay toplulukların hegemonyasına girdiler. İşte bu noktadan sonra dünya da huzur ve denge kalmadı. O günden beri kadım milletleri millet yapan değerlerle, yapay toplulukların sonradan geliştirdikleri ideolojik ve akıl oyunları arasın da kıyasıya bir savaş yaşanmaktadır. Yapay toplulukların bu süreçte sahip oldukları en tahripkâr silahlar sayesinde koca bir insanlığı kuşatmayı planladılar.

    Söz konusu silahların en başında nükleer güç yanında sermaye ve iletişim araçlarıdır. Globalleşme veya yenidünya düzeni tamamen bu eksen de tasarlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Sonradan toplama bir topluluk olan ABD her ne kadar kadim bir millet olmasa da tarihin en eski kadim milletlerinden olan İngilizler, Almanlar, Fransızlar ve İtalyanlar gibi birçok milleti de ardına alarak insanlığa yeni bir düzen dayatmak istemektedirler. Hedeflerin de milli devletler, milli ordular ve milli kültürler vardır. Bu alanda son iki asırdan beri korkunç bir savaş yaşanmaktadır.

    Yaşanan savaşın ekonomik, kültürel, sosyal psikolojik cepheleri vardır. Türkiye ve Türk milleti yaşamakta olduğumuz vatan coğrafyasının stratejik değeri sebebiyle bu sinsi savaşın ilk hedefi durumundadır. Özellikle Atatürk öldükten sonra savaşın dozunu arttıran Emperyalist çevreler ilk merhalede Atatürk düşmanlığını ve o bağlamda da onun kurmuş olduğu milli devleti hedef aldılar. Bu merhalede Atatürk ile hiçbir gönül bağı bulunmayan Kemalist etiketli çevreler kullanılarak milletimizin Atatürk’e olan muhabbeti sarsılmıştır. İkinci ve son merhalede de siyasal İslamcı denilen çevreler sayesinde insanımızın imanı çalınmış ve resmen İslam karşıtı cepheler oluşturulmuştur. Kemalistler milli devleti ve onun kurumlarını hedef alırken, siyasal İslamcılar da insanimizin inanç dünyalarına musallat olunarak milletimiz dininden soğutulmuştur.

    Bu savaş son hızıyla devam ederken söz konusu dış güdümlü çevreler karşılıklı olarak bir birleriyle savaşır görüntüsü verseler de her iki kesimin de hedefinde Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyet ve o Cumhuriyetin gerçek sahibi olan Türk milleti vardır. Çünkü Türk milletini imha etmeden yenidünya düzeni yalanını insanlığa kabullendirme zordur. Bundan dolayıdır ki, bütün baykuşların ve onların içimizde ki uşaklarının gözleri bizim üzerimizdedir. Kimi zaman BOP, Kimi zaman Yeni Osmanlı yalanlarıyla milleti kandıranlar şimdi de paralel devlet yalanlarıyla oyunlarını adım adım uygulamaya koymuş bulunuyorlar. Milleti uyutmayı başaran söz konusu çevreler, dış odakların da sonsuz destekleriyle bir hayli da mesafe aldılar. Ele geçirdikleri iktidar gücünü toplumu kuşatma, korkutma amacıyla insafsızca kullanmaları bir yana, hukuk tanımaz halleriyle de kendi despotizmlerini inşa etmenin peşindedirler. Devletin bütün kurumları gibi insanımız da fiili bir işgal altında bulunuyor. İnsanımızın bu kafesi kırmaktan başka çaresi yoktur. Millet olarak çok tehlikeli bir yolda yol alıyoruz. İşbaşındakiler kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi görmez bir köre dönüşmüşler. Köşe dönmenin en kestirme yolu yandaşlıktan geçiyor. Muhalefetin yetersizliği insanımızı daha da tedirgin ediyor. Muhalefetin başarısızlığı iktidara güç veriyor ve iktidar da güçlendikçe despotizme doğru hızla kayıyor. Cumhuriyet ve kurumları, hukuk düzenimiz ve bağımsız yargı ciddi ve tehlikeli manada yara almış durumdadır. Sokak hareketleri için zemin kollayanlar pusuya yatıp kırılgan bir dönem kolluyorlar. Bu gidişatın çaresini iktidardan beklemek boşuna kürek çekmeye benzer. İktidar zafer sarhoşluğu altında toplumu germeye devam ediyor. Yolsuzlukların hesabini sorabilecek bir devlet yok gibi tehlikeli bir algı gelişiyor. Bunun sonun da kaos toplumuna kapı aralanır ki Allah hepimizi böylesi bir durumdan korusun.
    http://www.pazar53.com/turkiye-nereye-dogru-gidiyor-2580yy.htm

Yorum yap