103) TÜRKİYE BORÇ EKONOMİSİ İLE KAN KAYBEDİYOR

Yayin Tarihi 28 Ocak, 2008 
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ

Çift başlı ejderhanın kıskacındayız-4-

 

 

Türkiye, borç ekonomisiyle kan kaybediyor
Bu ülkenin işsiz gezen insanına, emek harcayan insanına bunun katkısı ne olacaktır? Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, “Borç sarmalından kurtulmadan ulusal ekonomi politikalarını
hayata geçirmek imkansız” dedi

Türk ekonomisinin içinden geçtiği süreç özellikle borçlar nedeniyle sorunlar yumağı oluşturuyor. Türk sanayicisinin yurt dışında istihdam yaratması, yabancı sermayenin ise yatırım yapmaması nedeniyle ekonomi kısır döngüye kapılmış bir sarmalın içinde çözümsüzlüğe doğru sürükleniyor. Bu durum, aynı  zamanda Türkiye’nin geleceğine dönük olarak ekonomik ve siyasal anlamda çok ciddi bir tehlikenin habercisi. Türkiye önümüzdeki süreçte kendi sermayesini yurt dışına kaçırmanın yaralarını, yabancı sermayenin verdiği zararı ve borç ekonomisinin kıskacında kalmanın bedelini yaşamaya hazırlanıyor.

Milli bilinç gerekli
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Türkiye’nin ekonomik olarak öncelikli sorununun borç ekonomisini ortadan kaldırmak olduğunu belirterek, “Ekonomi borç sarmalından kurtulmadan ulusal ekonomi politikalarını hayata geçirmek imkansız” dedi. Aygün, borç sarmalından kurtulmanın öncelikli adımının da milli bilinç ile kurgulanabilecek bir ekonomi olduğu ifade etti. Türkiye’nin yurt dışına verdiği sermaye göçünün, ekonomik alandaki gücünden başkalarının faydalanmasına sebep olduğunu belirten Ankara Ticaret Odası Başkanı Aygün, “Gelen sermaye, tek bir tuğla bile inşa etmeden Türkiye’nin kaynaklarından yararlanıyor. Bunun adı sömürüdür” diye konuştu.

Ülkemiz kaybediyor
Yabancı sermayenin başta finans olmak üzere, hazır paraya geldiğini de söyleyen Aygün şunları kaydetti: “Türkiye’deki sermayeyi yurt dışına ihraç ettik tam 60 bin kişi istihdamdan yoksun kaldı. Bunun yerine bir başka açılım koyamadık. Bizim sermayemizin yurt dışına çıkmasının nedeninin başında ise üretim yapacak girişimcilerimize hiçbir kolaylık gösterilmiyor. Yatırımcı üretimden hiçbir şey kazanamayacağını düşündüğü için üretime yönelmiyor. İş dünyası açısından bakıldığında bundan doğal bir şey yok. Ancak bu noktada bireysel düşünme lüksümüz bulunmuyor. Bunun yerine ulusal çapta düşünülmesi gerekiyor. Kaybeden Türkiye oluyor.” Yabancıların Türkiye’den inanılmaz karlar ettiğini belirten Aygün,  “Bir İngiliz şirketi geliyor, 100 lirayla geliyor, 20 lira harcıyor, geriye kalan 80 lirayı ülkesine götürüyor. Bu ülke bundan ne kazandı. Bu kabul edilebilecek bir şey midir? Hiçbir katkısı olmadan sadece Türkiye’den para götürmeye gelen bir zihniyet emperyalist bir zihniyet değilse nedir?” şeklinde konuştu.


Hazıra konuyorlar
Türk sermayesinin yurt dışına gidip her şeyiyle dört dörtlük yatırım yaptığını, buna karşılık gelen yabancı sermayenin aynı nitelik taşımamasını Türkiye açısından büyük bir kayıp olarak değerlendirdi. Yabancıların sürekli hazır olanın üzerine konduklarını belirten Aygün, “Yabancı sermaye geliyor banka satın alıyor. Bankanın zaten 35 tane şubesi var. Yeni bir şube açma gereği bile duymuyor. Mevcut yapının üzerine konuyor. Türk ekonomisine, tek bir katkısı bulunmadığı gibi buradan elde ettiği karı da yurt dışına götürerek, bir anlamda Türk ekonomisine bir darbe daha vuryor” dedi. Yabancılara satılan ilk banka Demirbank olmuştu. Bankayı dünya finans devlerinden İngiliz HSBC satın aldı. İngiliz Financial Times gazetesi bu satışı “Bir kilometre taşı” olarak değerlendirmişti.

İstihdama hiç bir katkıları yok
Türkiye’de yabancıların aldıkları ya da yatırım yaptıkları firmalarda ve sektörlerde hiçbir maliyetleri olmadığını belirten Aygün şunları söyledi: “Türkiye’de bir banka düşünelim. Türkiye İş Bankası mesela. En az 50 tane yan kuruluşu var ve binlerce aileye ekmek sağlıyor. Ancak yurt dışından gelen ve finans sektörüne yatırım yapanların, hiç bir yan kuruluşu yok. İstihdama katkısı yok. Bunun da ötesinde mevcut yapıdan yararlanıyorlar. Sorun da buradan kaynaklanıyor zaten. Bizim ekonomik yapımızı bozuyorlar. Mevcut yapımızı sömürge gibi kullanıyorlar. Türkiye’yi bir çarkın içine almak istiyorlar. Bu şartlar içerisinde yurt dışından gelen sermaye olduğunu söylemek son derece yanlış olur.”

Yabancı sermaye sorgulanmalı
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Türkiye’ye bugüne kadar gelmiş olan yabancı sermayenin ne yaptığının sorgulanması gerektiğini söyledi.  Aygün, “Yurt dışından gelenler firma satın alırken sadece kar etmeyi düşünüyor. Geliyor, konserve fabrikasını satın alıyor. Bu konserve fabrikasını işçisiyle, makinesiyle birlikte satın alıyor. Bir tek tuğla inşa etmeden, tek bir çivi çakmadan şirketi işletiyor. Buradan elde ettiği karı da kendi ülkesine götürüyor. Türkiye’ye hiçbir katkısı yok. Satın aldığı firmayı da geliştirmiyor” dedi.

Çok ciddi radikal önlemler alınmalı
Türkiye’nin borç sarmalından kurtulmadıkça ekonomide düzlüğe çıkmanın zor olduğunu kaydeden Sinan Aygün, “Türkiye,  boğazına kadar borca batmış durumda. Borç ödemekten, insanlarını mutlu etmekten uzak. İçinden geçtiğimiz kritik süreçte çok ciddi ve radikal bir takım önlemler almalı. Eğer bu yapılmazsa Türkiye kaybetmeye devam edecektir. Yabancılar gelip Türkiye’de yine kazanacak. Kazandıklarını kendi ülkelerine götüreceklerdir. Bunun da bizim insanımıza hiçbir katkısı olmayacaktır” şeklinde konuştu.

Özal’lı yıllardan beri yanlış içindeyiz
Türkiye’de yaşanan sıkıntıların temelinde Turgut Özal’lı yıllarda ortaya atılan ekonomik anlayışın yattığı kaydedildi

Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Türkiye’de yaşanan sıkıntının, uygulanan ekonomik programdan kaynaklandığını, bu gerçeği herkesin bildiğini söyledi.  Aygün, “Türkiye’nin izlediği ekonomik program ortada. IMF’ye ya da başka uluslararası kuruluşların belirlediği ekonomik kriterler doğrultusunda alınacak kararlarla Türkiye’de ekonominin bir yere varmasını düşünmek mümkün değil. IMF politikalarından çok daha önce Turgut Özal’lı yıllara kadar giden bir ekonomik anlayış söz konusu. 1989 yılında Türkiye’de Özal ’serbest piyasa kurallarına geçiyoruz’dedi. Türkiye buna hazır mıydı, değil miydi? Bunun da sorgulanması gerekiyor belki de, çünkü aldığınız ekonomik kararlar sadece, bugünü değil, yıllar sonrasını etkiliyor. Bu arada içinden geçtiğimiz süreçte olduğu gibi dünya ekonomisinin seyri de önem kazanıyor. Bunların hepsinin hesap edilip ulusal ekonomik politikaların belirlenmesi gerekir” diye konuştu.

Genç nüfusa iş şart
Türkiye’nin ekonomik politikalarında yaptığı yanlışların çözümü zorlaştırdığını belirten Aygün, Türkiye’nin her geçen gün daha da zora girmesinin kaygıları artırdığını ifade etti. Büyüyen bir ülke olan Türkiye’nin, yurt dışına sermaye göndermektense, kendi ülkesi içerisinde yatırım imkanlarını geliştirerek, genç nüfusuna yeni iş sahaları açması gerektiğini savundu. Türkiye’nin dinamik bir ülke olduğunu söyleyen Aygün, “Genç nüfus fazla, kadın nüfusu fazla. Eğitimli, yüksek öğrenim mezunu gençlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bunlara iş bulunması gerekiyor. Ancak böyle devam etmesi durumunda sorunların çözülmesi zor görünüyor” dedi.

 

YENİÇAĞ

Paylaş:

Yorumlar

Yorum yap