548) BAŞKURT GENÇLER, GELECEĞİNİ ARIYOR
Yayin Tarihi 3 Mayıs, 2011
Kategori KATEGORİLENMEMİŞ
BAŞKURT GENÇLER, GELECEĞİNİ ARIYOR
Türkiye’de pek tanınmayan bir özerk cumhuriyetten söz edeceğim burada. Hatta öylesine cahilane ifadeler var ki bu özerk cumhuriyeti telaffuz ederken, “Başkürdistan” diyenlerle dahi karşılaşıyoruz.
Aslında Rusya Federasyonu’na bağlı Başkurdistan ve bu özerk cumhuriyetin asli unsuru olarak görülen Başkurtlar da kendilerini ifade ederken, temelde aynı da olsa farklı isimleri kullanıyorlar. Bu farklılık sanal dünyada da kendisini gösteriyor. Başkort, Başkırt, Başkurt gibi. Rusya Başkortostan diyor, ben ise burada Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı’nın (TÜRKSOY) kullandığı ismi tercih ediyorum.
Sadece konuyla yakından ilgilenen dilbilimciler ve kültür-sanat insanlarının ayrıntılı bilgiye sahip olduğu Başkurt Türklerini belki de ilk kez geçen yıl Moskova’da Kızıl Meydan’da Moskova yönetimini protesto gösterileri ile yakından duyduk. Geçen yıl Kızıl Meydan’da toplanan Başkurtlar, Moskova’nın merkezileştirme siyasetini, daha doğrusu özerk cumhuriyetlerin özerkliklerini kısıtlamaya yönelik politikalarına tepki göstermiştiler. Bu eylemde gündeme getirdikleri bir başka konu ise geleceklerinin yok olmasına bir adım olarak gördükleri eğitim yuvalarının kapatılmasıydı. Öz vatanını, öz dilini koruma sevdalısı Başkurt gençliği, halkın bağımsızlığının yitirilmesiyle sonuçlanacak politikalara karşı itirazlarını dillendirmek üzere meydanlara çıkıyor.
Kremlinin mütecaviz politikasını eleştiren gençler, Başkurt halkının geleceğini yok etmeye yönelik girişimlere karşı mücadele etmekte, bu uğurda canlarını fedada da kararlılar. Başkurt gençleri, kararlılıklarının bir göstergesi olarak da geçtiğimiz günlerde Başkurdistan’ın başkenti Ufa’da yeniden meydanlara çıktı. Gençliği bir araya getiren sorun ise, geçen yıl Kremlin Meydanı’nda dile getirdikleri, eğitim yuvalarına Moskova yönetiminin müdahalesiydi. Eğitimde Başkurt dili ve kültürüne sınırlama getirilmesi kararına tepki gösteren gençler, protesto gösterileri için meydanı doldururken, açlık grevine gitme ve ülke genelinde mitingler düzenleme kararlılıklarını da açıkladılar.
Ellerinde “Dili olmayanın vatanı olmaz” yazılı pankartlar taşıyan Başkurt gençleri, eylemleri ile Moskova’ya geri adım attırmak, Başkurdistan’daki siyasi atmosferi avucunda tutan Kremlin’i, ülkedeki siyasi durum konusunda daha hassas davranmasını sağlamak istiyor.
Moskova’nın, Kafkasya’da süregelen olaylar ve son olarak Domodedova Havaalanı’nda yaşanan canlı bomba faciasının ardından, kanlı eylemcileri yakalama gerekçesiyle, özellikle Slav asıllı olmayan ve bilhassa da Müslüman toplumlara yönelik baskıyı artırması, özgürlükleri kısıtlama girişimleri, Başkurt gençliğinin üzerinde durduğu bir başka önemli konu.
Devlet Başkanı Dimitri Medvedev Ufa’da topladığı Güvenlik Konseyi’nde Uluslar arası mutabakatları güçlendirmeyi gündeme getirdi. Bu toplantıya hükümetin izin verdiği sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katılırken, kapıların Başkurdistan Gençlik Teşkilatı’ndan temsilcilere kapatılması, toplantıdan sorunların çözümünden ziyade başka hesapların masaya yatırıldığı şüphesini de uyandırıyor zihinlerde.
Elbette bir devletin kanlı eylemcileri yakalaması ve onlara gereken cezayı vermesi, öncelikle düzeni sağlama, halka güven aşılama yönüyle kimsenin itiraz dahi etmeyeceği bir husus. Ancak, sadece Rus güvenlik güçlerinin değil, Rus aşırı milliyetçilerinin Kafkasya ve Orta Asya kökenli insanlara yönelik saldırıları, Moskova yönetiminin, haklı iken haksız bir konuma düşmesine yol açıyor. Medvedev’in son dönemde “Ülkenin birliği için ortak kültüre sahip olmak gerekir” görüşünü ortaya atmasının üzerinden çok geçmedi. Rusya gibi çok farklı milletlerin, ki din açısından bakıldığında da Ortodoks Hıristiyanlığın ardından hemen ikinci sırada Müslümanlığın geldiği ülkede Medvedev’in bu açıklamaları, muhakkak birileri tarafından emir telakki edilecektir. Zaten bu da hiç gecikmeden kendini gösterdi. Dimitri Medvedev’in “güvenlik ve huzuru koruyoruz” ifadesiyle Ufa’da Güvenlik Konseyi’ni toplamasından daha üç gün önce güvenlik güçleri, Ufa’da, “radikal İslamcı” suçlamasıyla dört kişiyi gözaltına aldı. Mart ayından bu yana meydanları kendine mekan edinen gençlik, protesto eylemlerini sürdürüyor. Başkurt Gençlik Teşkilatı’nın önderliğinde, polisin Başkurt milliyetçilerine yönelik baskılarını durdurmasını, gözaltına alınan Gençlik Teşkilatı üyelerinin serbest bırakılmasını isteyen gençliğin, eylemleri süreceğe benziyor.
Başkurt Gençlik Teşkilatı’nın eski başkanı Artur İdilbayev ile üyelerden Ayrat Dilmuhammedov, gasp ve ekstremizm suçlamalarıyla gözaltına alınması üzerine teşkilat üyelerinin başlattığı açlık grevine gençlikten de destek geldi. Bir hafta içinde sayıları 150’ye ulaşan açlık grevi eylemcileri, eylemlerini, Başkurdistan Cumhurbaşkanı Rustam Hamitov’un araya girmesiyle son erdirdi. Ancak, geçen süre içinde taleplerinin yerine getirilmediğini gören gençlik teşkilatı, şimdilik protesto gösterileriyle eylemlerini sürdürüyor. Eylemin bundan sonraki adımı ise Mayıs ayında açlık grevini yeniden başlatmak.
Başkurdistan Gençlik Teşkilatı Başkanı Florid Bagayev’in yaptığı açıklama ise olayların boyutunun giderek büyüyeceğini gösteriyor. Bundan bir ay önce (25 Mart’ta) yaptıkları mitingde hükümet ile güvenlik güçlerinden, etnik grupların liderleri ile Müslüman önderlerin serbest bırakılmasını ve onlara karşı suçlamaların durdurulmasını istediklerini belirten Bagayev, güvenlik güçlerinin, bu talepleri dikkate almak yerine Başkurt eğitim kurumları ile medya kuruluşlarına giderek, “bu kişilerin bölücü internet siteleri ile bağları var” iddialarında bulunduklarını söylüyor. Güvenlik güçlerinin bu hareketini, “Başkurt dilinde eğitim veren okulların çalışmasını engellemenin, Buşkurt dilinde haber veren medya kuruluşlarını sindirmenin bir yolu” olarak nitelendiren Florid Bagayev, Başkurt gençlerinin, eski Cumhurbaşkanı Murtaza Rahimov’un geçen yıl zamanından önce cumhurbaşkanlığından alınmasının da milliyetçi olmasından kaynaklandığı konusunda hemfikir olduğunu dile getiriyor. Zira 1993’ten beri Cumhurbaşkanlığı yapan Rahimov’un, milli ve kültürel faaliyetlere verdiği desteğin Başkurtlar tarafından unutulması mümkün görünmüyor.
Rusya’daki muhalif politikacılardan Vladimir Rijkov, eski devlet başkanı Vladimir Putin’in tek ideolojisi olduğunu söylüyor. “Putin imparatorluk kuruyor. Bu, vatanı kurutur. Tataristan, Başkurdistan ve Yakutistan imparatorluğun sömürgeleri gibi” görüşünü taşıyor Rijkov. Gerçekten de Rusya’daki hükümetler ve özerk cumhuriyetlerin liderleri Kremlin’in söylediklerine inanıyor ve bu açıklamaları yeterli görüyorlar. “Başkurdistan’ın yeni lideri Rustam Hamitov’un açlık grevi yapan gençlerin/öğrencilerin taleplerini yerine getirememesi ve gençliğe elini uzatmaması, liderlerin Kremlin’in sözünden çıkamadığını gösteriyor” diyor gözlemciler.
Son yıllarda Moskova’nın Rusya’da merkeziyetçiliği arttırma politikası izlediği biliniyor. Hatta Rusya Bilimler Akademisi üyesi Mehti Şarifov’un bu konudaki değerlendirmesine göre; “bölgesel yönetimlere hiçbir idari imkan verilmeyecek ve yerel sivil toplum kuruluşları karar alma mekanizmasına dahil olamayacak”tır. Zira Vladimir Putin, 2005 yılında Federasyon liderlerinin seçimini yürürlükten kaldıran ve yerel yöneticilerin Kremlin tarafından atanması sistemini getirmişti. Sonuç itibariyle yerel yöneticiler, maliye, savcılık, emniyet, cezaevi gibi önemli kurumların yöneticilerini Moskova kendi eline geçirdi. Böyle bir durumda yerel kurumlar ile halkların kendi görüşlerini özgür bir şekilde ifade etmesinin ne kadar zor olacağı da ortada.
Tüm bunlara rağmen Başkurt gençleri dili, dini ve milleti için açlık grevini sürdürmekte kararlı ancak onları koruması gereken liderler ile toplumsal örgütler Kremlin’in hilafına hareket edebilecekler mi, yoksa baskıları mı artıracaklar. Bunu da zaman gösterecek.
Editör: Yücel SERHATLI
GLOBAL YORUM
Yorumlar
Yorum yap