322) İKİZ TEHLİKE

Yayin Tarihi 18 Ekim, 2012 
Kategori SİYASİ

 

İKİZ TEHLİKE

Kamunun yeterince bilgilendirilmeyişi ve etkin muhalefetin yapılmayışı Mahalli İdareler ve Büyükşehir Yasalarının eyalet sistemine girişe zemin hazırladığını görebiliyoruz. Bu yasaların çıkartılma dayanağı AB uyum yasaları ile BM’in ikiz sözleşmeleridir.

Birleşmiş Milletlerin İkiz Sözleşmeleri nedir?

Türkiye, Birleşmiş Milletler Antlaşmasını ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul etmiş bir ülkedir. BM, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine dayanarak 1966 yılında; “Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşme” ile “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşme”leri yayınlar.

Türkiye Hükümeti bu sözleşmeleri 15 Ağustos 2000 tarihinde imzalar. Ancak TBMM onayına sunulmamıştır. Sözleşmelerin yürürlüğe girebilmesi için yasallaşması gerekmektedir. 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimde Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelir.

Sözleşmelerin yürürlüğe girmesi için; Başbakan Abdullah Gül döneminde Aralık 2002’de “Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi” meclise sevk edilir. “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi” ise, Nisan 2003’de Başbakan R.Tayyip Erdoğan döneminde meclise sevk edilmiştir. Dikkat edilirse Abdullah Gül hükümetinin de, Tayyip Erdoğan hükümetinin de öncelikli işlerinden biri sözleşmelerin Meclise sevki olmuştur. Sözleşmeler; AKP ve CHP’nin oyları ile 4 Haziran 2003 günü 4867 ve 4868 sayılı kanunlar ile TBMM’de kabul edilmiş, 17 Haziran 2003 tarihinde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylanmıştır.

Mecliste Sözleşmelere 3 beyan ve 1 çekince konulmuştur. Çekincelerde Anayasa’ya ve Lozan Antlaşmasındaki ilgili maddelere gönderme yapılmıştır.

İki sözleşmenin 1. Maddesi de aynıdır:

MADDE 1

1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptirler. Bu hak gereğince halklar, kendi siyasal statülerini özgürce kararlaştırırlar ve ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerini özgürce sağlarlar.

2. Bütün halklar, kendi amaçları doğrultusunda, karşılıklı yarar ilkesine dayanan uluslararası ekonomik işbirliği ve uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerine halel getirmemek kaydıyla, kendi doğal zenginlik ve kaynaklarından özgürce yararlanabilirler. Bir halk, hiç bir durumda, kendi varlığını sürdürmesi için gerekli olan kendi olanaklarından yoksun bırakılamaz.

3. Özerk olmayan ve Vesayet altında bulunan ülkelerin yönetilmesinden sorumlu olan Devletler de dahil, bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, Birleşmiş Milletler Şartı’nın hükümleri uyarınca, halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkının gerçekleştirilmesini kolaylaştıracaklar ve bu hakka saygı göstereceklerdir.

Bu maddenin 1. ve 2. bendinde “Bütün halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptir ve sahip oldukları doğal zenginlik kaynaklarından özgürce yararlanabilirler” vurgusu çok önemlidir. Daha da önemlisi Türkiye bu sözleşmenin 1. maddesinin gereğini yerine getirme hususunda yükümlülük beyanında bulunarak kendini bağlamıştır.

BİRİNCİ BEYAN

Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin onayı sırasında Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılan beyanın metni.

Türkiye Cumhuriyeti bu Sözleşme’den doğan yükümlülüklerini, BM Yasası (Charter) (özellikle 1. ve 2. maddeler) çerçevesindeki yükümlülüklerine uygun olarak yerine getireceğini beyan eder

BİRİNCİ BEYAN

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin onayı sırasında Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılan beyanın metni.

“Türkiye Cumhuriyeti bu Sözleşme’den doğan yükümlülüklerini, BM Yasası (Charter) (özellikle 1. ve 2. Maddeler) çerçevesindeki yükümlülüklerine uygun olarak yerine getireceğini beyan eder.”

İkiz Sözleşmeleri imzalayan 150 ye yakın ülkeden sadece 6 ülke bu taahhütte bulunmuş, diğerleri böyle bir yükümlülükte bulunmamışlardır. Türkiye ise, yükümlülükte bulunan 7. ülke olmuştur.

Her ne kadar Türkiye’nin sosyal ve siyasi yapısı Yugoslavya’ya benzemezse dahi Birleşmiş Milletler’in İkiz Sözleşmelerini 1984 yılında imzalayan, 6 yıl sonrada “Her Halk kendi kaderini tayin etme” hakkından yararlanmak isteyenlerin iç savaşına sahne olan Yugoslavya tehlikeli bir örnektir.

Soruyorum:

— Biz neden bu yükümlülüğü taşıyoruz?

— Sözleşmelerde ifade edilen “Halklar” kelimesinin hukuki açılımı nasıldır?

— “Halklar” kelimesi; sosyolojik bağlamda birlikte yaşayan değişik kültüre sahip bir bölgenin insanlarını mı (Ankara Halkı, İzmir Halkı, Karadeniz Halkı, Doğu Anadolu Halkı gibi) yoksa kültürel birliği olan insanları mı (Arap Halkı, Kürt Halkı, Laz Halkı gibi) anlatıyor?

— Ülkemizde, Lozan Antlaşmasının Azınlıklar ile ilgili bölümün 37-45. Maddelerinde izah edilen Gayri Müslimlerden başka azınlık var mı?

— Anayasamızın 3. Maddesi değişecek mi? Değiştirilecekse sözleşmeye konulan çekince yok mu sayılacak?

Bölücü zihniyette siyaset yapanlar kendilerini farklı halk olarak tanımlayarak bu sözleşmenin hükümlerinden yararlanarak, sözde özerklik isteme cesaretinde bulunmakta ve Türkiye’nin eyaletlere bölünmesinin gerekliliğini haritalarla göstermeye çalışmaktadırlar.

Mahalli İdareler ve Büyükşehir Yasalarının ülke bütünlüğüne ve kaynaklarına zarar vermemesini dilerim.

YILMAZ KARAHAN

 image0011.gif

 

 

Paylaş:

Yorumlar

“322) İKİZ TEHLİKE” yazisina 1 Yorum yapilmis

  1. M.Nihat YILMAZ yorum tarihi 20 Ekim, 2012 13:20

    TÜRK MİLLETİ UYANMALIDIR!
    İktidara-muhalefete oy veren tüm insanlarımız,Türk Milleti uyanmalıdır.Dışarıdan ve içeriden
    oynanan oyunların farkına varmalıdır;
    1-ABD ve AB ‘nin bizim için dost değil,düşmanca davrandığı,anlaşılmalıdır.
    2-AB ve ABD ile yapılan tüm anlaşmalar,açıklanmalı ve iptal edilmelidir.
    3-AB uyum yasaları kaldırılmalı,bunu uygulayan hükümetler sorgulanmalı,yargılanmalıdır.
    4-Gümrük Birliği anlaşması feshedilmelidir.
    5-Kimseye Özerklik verilmemesi,eyalet,başkanlık sistemi bize göre olmadığı,dağılmanın bozulmanın işaretleri olduğu iyi bilinmelidir.
    6-Mahalli İdareler,Belediyeler Yasa tasarısı mutlaka engellenmelidir.
    Ne Yapmalıdır;
    İktidar,muhalefet yanlıları,birbirlerini incitmeden,bu doğrularda birleşerek,gerçekleri köşe bucak herkese anlatmalıdırlar.
    Herkes,mahallesine,köyüne,okuluna,iş yerine… sahip çıkmalıdır.
    Kahrolsun; Uykuculuk,nemelazımcılık,bananecilik, aldırmazlık,tembellik..
    Yaşasın; Yeniden doğuş,yeniden kalkış ve dayanışmacılık..
    Yaşasın Türk Aydını – Türk Gençliğinin işbirliği ve demokratik tepkileri..
    Saygılarımla..

Yorum yap